Türkiye’de ciddi bir sûrette okuyan ve fikir hayatındaki gelişmeleri takip edenlerce mâlûm olduğu üzere 12 Eylül 1980 İhtilâli’nden sonra yurtdışına çıkmak mecburiyetinde kalmış ve Dön! çağrısına uymadığım için vatandaş-lıktan atılmıştım. Bu sebeple o güne kadar muntazaman yayınlanmakta bulunan ve İslâm Dâvâsı’nın bir nev’i Yalın Kılıc ı olan haftalık Sebil gazetemiz kapatılmıştı.
Çileli onbir yıllık gurbet hayatından sonra 22 Haziran 1992 tarihinde, Özal Hükûmeti’nin Terör Kanunu na eklediği bir muvakkat maddeden istifade ederek vatana avdet edebilmiştim.
Takriben onüç yıldan beri vatan-ı azizim de yaşamakta olmama rağmen – değişen şartlar muvacehesinde – hiçbir gazetede yerleşerek sizlere hitab etme şansını elde edemedim. İlk zamanlar Zaman Gazete sinde Lozan ve Hilâfet daha sonra ise Yenişafak da Filistin Mes’elesi ni tefrika halinde yayınlama imkânım olduysa da bu gazeteler bana devamlı bir sûrette yazma imkânı vermediler.
Bu arada verdiğim konferanslar dolayısıyla Konya, Rize ve Antep’de mahkûmiyetlerle karşılaştım ve dört beş sene evime dahi gidemeyerek kaçak gezmek mecburiyetinde kaldım. Nihâyet 2000 yılında gazeteciler için çıkarılan afva dahil olarak serbest kalabildim. Bu demekti ki vatanda da bir nev’i gurbet hayatı yaşamaya mecbur kaldım. Bu sebeple kitap telifi gibi nisbeten az hareketli bir faâliyetle iktifa etmeye mecbur kaldım.
Şimdi başladığımız bu internet sitesiyle fikirlerimizi duyurmak hususunda yeni ve daha heyecanlı bir sûrette bir hizmete girişmiş bulunmaktayız. Bu bir nev’i irşad kürsüsü dür ki inşallah Allah ömür ve sıhhat verirse bundan böyle – gayri muntazam periyodlarla da olsa – hep devam edecektir.
Üstelik bugün millî tarihimiz boyunca görülmemiş derecede ehemmiyetli meselelerle karşı karşıya bulunmaktayız. Bunlardan bazıları Diyalog İhâneti gibi sırf dinî ve Avrupa’ya entegre olmak için çırpınmak nevinden hem dinî ve hem de siyasîdir. Bu gibi meseleler hakkında muazzez İslâm Dini ölçüsüyle söylenecek sözlerin medyada lâyıkıyla söylenilebilmiş olduğuna şahid olmamaktayız. İşte biz – Allah’ın lütuf ve keremiyle – bundan böyle bu yeni irşad kürsümüzden sizlere hitab edeceğiz. Bunu hâhişkar bir sûretle bekleyen ve hararetle takip edecek olan pek çok insanın mevcud olduğuna inancımız tamdır.
Bu güzel vesileyle vafakâr okuyucularıma saygı ve sevgilerimi sunarım. Allah’ın rahmeti, bereketi ve âtıfeti üzerinize olsun, benim aziz okuyucularım!
Ve minellâhittevfîk! (Muvaffakiyet Allah’dandır.)
24 Ocak 2005